Umut
Merhaba. Her ne kadar kafamda hep bir yazma isteği oluşsa da eskisi gibi bilgisayarla çok fazla zaman geçiremiyorum. Bilgisayarın başına oturma fırsatı bulduğum zamanlarda ise kafamdakileri bir türlü yazıya geçiremiyorum.
Çok uzun zaman olmuş buralara gelmeyeli, biraz iç dökmek, bunca zaman sonra biraz da olup bitenler hakkında bir şeyler yazmak istedim.
6 Şubat Depremi
Bir yakınımın vefatı sebebiyle 29 Ocakta memleketim Adıyaman’a gidip 4 Şubat günü İstanbul’a dönüş yapmıştım.
6 Şubat gecesi sabaha karşı aile yakınlarımdan gelen telefonla büyük depremin haberini almıştım. Eşim ve çocuğumda o sırada memleketteydi. Bir yandan onlara bir yandan diğer yakınlarıma ulaşmaya çalışıp iyi haberler almaya çalışıyordum. Yakın aile ve akrabalarımdan kötü haber almamıştım. Fakat yakın arkadaşımın çocuğunun ve tanıdğım bir ailenin ailece vefatı beni çok etkilemişti.
Depremin ilk günü bir şekilde memlekete gitmeye çalışıyor orada bulunmak istiyordum, fakat tüm ulaşım yolları kapalıydı. İkinci gün trenle Ankara’ya kuzenimin yanına ulaşıp onunla gidiş planları yaparken bir arkadaştan telefon geldi ve Ankara’da olduğunu memlekete gideceğini söylemişti biz de onunla birlikte zor da olsa memlekete varabilmiştik.
Adıyaman’a vardığınızda karşılaştığımız manzara ne o zaman ne de şimdi anlatabileceğim bir durum değildi.
Bizzat o anı yaşamış olmasam da ailemin, yakınlarımın, arkadaşlarımın yaşadığı o felekatin etkisini hâlâ atlatabilmiş değilim. Depremi bizzat yaşayanları artık düşünemiyorum.
Halen sokaklarda gezerken gördüğüm enkaz yığınları ilk günkü gibi derinden etkiliyor.
Deprem sonrası süreç de çok zorlu bir süreçti. Su, gıda, barınma, soğuk hava sorunları o anlarda parayla bile çözülemeyen sorunlardı. Paranız var bir bakkal, market bulamıyorsunuz, bulsanız bomboş veya enkaz altında, yakıt istasyonu var araçta kalacaksınız ısınmak için çalışır durumda olması lazım veya şehirden gitmek istiyorsunuz ama yakıt bulamıyorsunuz, işte öyle zorlu bir süreçti. Paranın para etmediği bir dönem yaşadık.
Sonuç itibariyle gidenler gitti, kalanlar yarım kaldı artık. Bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması dileğiyle.
Kesin dönüş
Deprem için memlekette döndüğümde tüm izinlerimi bitirip, üstüne bir süre de ücretsiz izin hakkını kullanmıştım. Yıkılmış, yerle bir olmuş bir memleket olsa da artık İstanbul’a dönmek gelmiyordu içimden.
2 yıl önce zaten memlekete dönmek için çalıştığım kuruma tayin dilekçesi vermiştim fakat sonuçlanmamıştı. Deprem ile birlikte yeniden bir tayin dilekçesi verip oturduğum evi boşaltıp memlekete getirmiştim. Tayin çıkmasa da artık kararlıydım İstanbul’a dönmeyecektim. En nihayetinde istediğim gibi olmasa da tayinim deprem vesilesiyle çıkmış oldu ve 6 aydır memleketteyim.
Her şeyin iyi, güzel olduğunu söyleyemem, en azından ailemin yanındayım onunla kendimi avutuyorum o kadar.
Eskisi gibi plan yapamıyorum, hevesim, beklentilerim yok artık. Hoş eskiden de bunlar yoktu da şimdi daha farklı.
Çok zor zamanlar yaşıyoruz ülkemizin insanları, gençleri olarak, gerek psikolojik gerek diğer tüm herşey olarak.
Oğluma koyduğum Umut ismi gibi. Herkeste olduğu gibi bir umut var hâlâ. Belki daha iyi, daha güzel şeyler olur. O umudu kaybetmemek ümidiyle.